Parkinson Hastalığı Nedir, Belirtileri ve Nedenleri

Parkinson hastalığı, milyonlarca insanın hayatını etkileyen ciddi bir nörolojik bozukluktur. Bu hastalığın belirtilerini ve nedenlerini anlamak, erken teşhis ve etkili tedavi için oldukça önemlidir.

Parkinson, beynin hareket kontrolünden sorumlu bölümlerini etkileyerek, günlük yaşamda büyük zorluklara yol açabilir.

Parkinson Hastalığı Nedir?

Parkinson hastalığı, beyin hücrelerinde kayıpla seyreden ve yavaş ilerleyen bir rahatsızlıktır. Bu nörolojik bozukluk, beynin hareket kontrolünden sorumlu bölümlerini etkilemekle birlikte özellikle, substantia nigra adı verilen bölgedeki dopaminerjik nöronların dejenerasyonu sonucu ortaya çıkar.

Dopamin, beyin hücreleri arasında elektriksel iletişimi sağlayan önemli bir nörotransmitterdir. Bu madde, hareketlerimizin amaca uygun ve akıcı bir şekilde yapılmasını sağlar.

Parkinsonda, dopamin üreten hücrelerin yaklaşık %60-80’inin kaybı söz konusudur. Bu kayıp, hareket kontrolü, kas kontrolü ve denge üzerinde önemli etkilere yol açar.

İleri yaş, bu hastalık için önemli bir risk faktörüdür. Toplumda 65 yaş üzerinde her 100 kişiden birinin Parkinson hastası olduğu kabul edilmektedir. Erkeklerde daha sık görülen bu hastalık, hastaların sadece %5’inde 20-40 yaş arasında başlar ve bu durumlarda genellikle genetik geçiş söz konusudur.

Parkinson Nedenleri

Parkinson Hastalığı Nedenleri

Parkinsonun ortaya çıkmasına neden olan belirli faktörlerden söz edilebilir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşiminin hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.

Parkinsona neden olabilen etkenler şu şekildedir:

İleri Yaş

Yaş, Parkinson hastalığı için en önemli risk faktörüdür. 65 yaş üzerindeki kişilerde görülme sıklığı %1 iken, 85 yaş üzerinde bu oran %4,3’e çıkmaktadır.

Genetik Faktörler

Genetik faktörler de parkinson gelişiminde rol oynayabilir. SNCA, LRRK2 ve PARK2 gibi genler, hastalıkla ilişkilendirilmiştir.

Çevresel Faktörler

Çevresel faktörler Parkinson riskini artmasına neden olabilir. Özellikle pestisitler ve ağır metallere maruz kalmak, risk olasılığını artırabilir. Parakuat, rotenon, benomil ve mankozeb gibi pestisitler, vakaların beşte birine neden olabilir. Ayrıca, mangan, demir, kurşun, cıva, alüminyum ve kadmiyum gibi ağır metaller de risk oluşturabilir.

Travmatik Hasarlar

Travmatik beyin hasarı parkinson için güçlü bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir.

Parkinson Belirtileri

Parkinson Hastalığı Belirtileri

Parkinson belirtileri, motor ve motor olmayan belirtiler olarak iki ana gruba ayrılır. Motor belirtiler, hastalığın en belirgin özellikleridir ve genellikle hastaları doktora başvurmaya yönlendirir.

Parkinsonun dört temel motor belirtisi vardır:

Titreme (tremor)

Titreme, Parkinson hastalarının yaklaşık %70’inde görülür. Tipik olarak dinlenme halindeyken ortaya çıkar ve genellikle bir elde veya ayakta başlar. Bazen dil, dudak veya çenede de görülebilir. Uyku sırasında ve istemli hareketler yapılırken titreme kaybolur.

Kaslarda Sertlik (rijidite)

Kaslarda sertlik, Parkinson hastalarında sıkça görülen bir motor belirtidir. Kasların sürekli kasılı kalması, hareketleri zorlaştırır ve ağrılı olabilir. Sertlik genellikle kol, bacak veya boyun gibi vücudun belirli bölgelerinde kendini gösterir.

Hareketlerde Yavaşlama (bradikinezi)

Hareketlerde yavaşlama, Parkinsonun en engelleyici belirtisidir. Hastalar günlük işlerde, özellikle düğme ilikleme, yazı yazma gibi ince motor becerilerde zorlanırlar. Zamanla, yürüme, dönme ve oturma gibi temel hareketlerde de güçlük çekerler.

Duruş Bozuklukları

Duruş bozuklukları, öne doğru eğik durma eğilimi şeklinde kendini gösterir. Yüz ifadesinde donukluk da sık görülen bir belirtidir.

Motor olmayan belirtiler arasında koku alma duyusunda azalma, uyku bozuklukları, kabızlık, idrar sorunları ve cinsel işlev bozuklukları yer alır. Ayrıca depresyon, anksiyete ve bilişsel sorunlar da görülebilir.

Parkinson belirtileri yavaş yavaş gelişir ve zamanla ilerler. Erken teşhis ve uygun tedavi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Parkinson Hastalığı Tanı Yönetimleri

Parkinson tanısı, hastanın klinik öyküsü ve nörolojik muayene ile konulur.

Nöroloji uzmanı, öncelikle hastanın şikayetlerini dinler ve detaylı bir tıbbi öykü alır. Bu aşamada, parkinson belirtilerine benzer semptomlara neden olabilecek ilaçların kullanımı da sorgulanır.

Ardından yapılan nörolojik muayenede, uzman hekim hastanın kol ve bacaklarının çevikliğini, kas tonusunu, yürüyüşünü ve dengesini değerlendirir. Bu muayene sırasında, Birleşik Parkinson Değerlendirme Ölçeği (BPHDÖ) kullanılabilir.

Bu ölçek, parkinson belirtilerini kapsamlı bir şekilde değerlendirmek ve ilerleyen dönemlerde karşılaştırma yapabilmek için önemlidir.

Bunların yanı sıra beyin MR görüntüleme, kan testleri ve idrar testleri de pyer alır. Bu testler, parkinson benzer belirtilere neden olabilecek diğer tıbbi durumları dışlamak amacıyla yapılır.

DaTscan yöntemi, son yıllarda geliştirilen ve erken dönemde bile parkinson teşhisini kolaylaştıran uygulamalar arasında yerini almıştır. Bu teknik, dopamini radyoaktif madde ile işaretleyerek beyinde aktif kalan dopamin hücrelerini gösterir. DaTscan, özellikle parkinsonun normal yaşlanma ile ortaya çıkan yavaşlamadan veya farklı hastalıklardan ayırt edilmesinde yardımcı olur.

Parkinson Tedavisi
parkinson tedavisi

Parkinson Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır

Parkinson tedavisi, hastanın yaşam kalitesini artırmayı ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlar. Hastalığın ilerleyişini tamamen durduracak bir tedavi yöntemi henüz bulunmasa da çeşitli tedavi seçenekleri ile parkinson belirtileri kontrol altına alınabilir ve hastaların günlük yaşamlarını daha rahat sürdürmeleri sağlanabilir.

İlaç Tedavisi

Parkinson tedavisinde öncelikli yöntem, ilaç tedavisidir. Bu tedavi, beyinde azalan dopamin miktarını artırmaya veya dopaminin etkisini taklit etmeye yönelik ilaçların kullanımını içerir. En etkili ilaç olarak kabul edilen levodopa, beyinde dopamine dönüşerek etki gösterir. İlaç tedavisi, ömür boyu sürdürülmeli ve düzenli olarak kullanılmalıdır. Her hastanın ihtiyacına göre ilaç dozları ve kombinasyonları ayarlanır.

Fiziksel Egzersiz ve Rehabilitasyon

İlaç tedavisine ek olarak, fiziksel egzersiz ve rehabilitasyon uygulamaları parkinson tedavisinde önemli bir rol oynar. Fizyoterapist eşliğinde yapılan egzersizler, hastaların kas gücünü, esnekliğini, denge ve koordinasyonunu artırır. Özellikle dik duruşu sağlayacak egzersizlere önem verilir. Rehabilitasyon programları, hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha bağımsız ve güvenli bir şekilde gerçekleştirmelerine yardımcı olur.

Cerrahi Müdahale

İlaç tedavisi ve rehabilitasyona rağmen yeterli yanıt alınamayan durumlarda, cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilir. Derin beyin stimülasyonu (DBS) olarak bilinen beyin pili uygulaması, ileri evre parkinson hastalarında etkili bir yöntemdir. Bu yöntemde, beynin hareketle ilgili bölgelerine elektrotlar yerleştirilir ve bir pil aracılığıyla elektrik akımı verilerek semptomlar kontrol altına alınmaya çalışılır.

Son yıllarda geliştirilen bir diğer tedavi seçeneği ise Duodopa pompası uygulamasıdır. Bu yöntemde, levodopa içeren özel bir jel, bir pompa aracılığıyla doğrudan ince bağırsağa sürekli olarak verilir. Böylece, ilacın kan düzeyindeki dalgalanmalar en aza indirgenir ve istenmeyen etkiler azaltılır.

Parkinson tedavisinde beslenmenin de önemli bir rolü vardır. Protein açısından zengin besinler, doku onarımını hızlandırır ve kas kaybını önler. Ayrıca, kompleks karbonhidratlar uzun süreli enerji sağlar ve kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur.

Tedavi sürecinde, hastanın düzenli olarak nöroloji uzmanı tarafından takip edilmesi ve tedavi planının gerektiğinde güncellenmesi önemlidir.

17 Kasım 2024 tarihinde Hüma Hastanesi tarafından düzenlendi.