Venöz Yetmezlik Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Her 20 yetişkinden birini etkileyen venöz yetmezlik, bacaklardaki damarların hasar görmesi sonucu ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur. Özellikle 50 yaş ve üzeri bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlık, tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.

Kronik venöz yetmezlik, bacaklarda şişme, kramp, ağrı ve ciltte değişiklikler gibi çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bunun yanı sıra, varisli damarlar ve bacak ülserleri gibi daha ciddi komplikasyonlara da yol açabilir. Her yıl varisli damarlara sahip yetişkinlerin yaklaşık %2’sinde bu rahatsızlığa rastlanmaktadır.

Bu rehberde, venöz yetmezliğin nedenleri, belirtileri ve etkili tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.

venoz yetmezlik2

Venöz Yetmezlik Nedir?

Toplardamar sisteminin önemli bir rahatsızlığı olan venöz yetmezlik, bacaklardaki toplardamarlarda kanın kalbe geri akmasını engelleyen bir hastalıktır. Bu rahatsızlık, damarlarda bulunan kapakçıkların düzgün çalışmaması sonucu ortaya çıkar.

Normal şartlarda, damarlardaki kapakçıklar kanın kalbe doğru tek yönlü akışını sağlar. Bununla birlikte, venöz yetmezlikte bu kapakçılar işlevini yerine getiremez ve kan damarlarda birikmeye başlar. Özellikle yerçekiminin etkisiyle kan ayaklara doğru hücum eder ve yüzeysel damarlarda basınç yükselmesine neden olur.

Venöz sistem üç temel damar tipinden oluşur:

  • Derin Damarlar: Cildin altında derinlerde yer alan büyük damarlar
  •  Yüzeysel Damarlar: Cildin yüzeyine yakın olan damarlar
  •  Perforan Damarlar: Derin ve yüzeysel damarları birbirine bağlayan damarlar

Hastalığın şiddeti, kapak kaçaklarının durumuna göre 1’den 4’e kadar derecelendirilir. Ayrıca, venöz yetmezlik tedavi edilmediğinde, ilerleyerek bacaklarda iyileşmeyen yaralar ve hatta akciğer embolisi gibi hayatı tehdit eden ciddi sorunlara yol açabilir.

Genetik faktörler önemli bir rol oynar ve genellikle 30’lu yaşlarda başlayan kapak kaçakları, 4-5 yıl içinde varislere dönüşebilir. Ancak önemli bir nokta, her venöz yetmezlikte varis oluşmayacağı ve her varis vakasında da venöz yetmezlik bulunmayacağıdır.

Venöz Yetmezlik Belirtileri

Venöz yetmezlik belirtileri genellikle yavaş ilerler ve zamanla daha belirgin hale gelir. Hastalığın erken dönemlerinde yüzeysel varisler şeklinde başlayan belirtiler, ilerleyen süreçte ayak çapında artış ve ciltte renk değişiklikleri ile kendini gösterir.

Hastalığın temel belirtileri şunlardır:

Bacaklarda ağrı ve yorgunluk hissi

  • Özellikle alt bacak ve ayak bileklerinde şişlik
  • Ciltte kırmızımsı-kahverengi renk değişimleri
  • Geceleri artan bacak krampları
  • Bacaklarda yanma ve karıncalanma
  • Baldırlarda gerginlik hissi

Bununla birlikte, uzun süre ayakta durma veya oturma sonrasında şikayetler artış gösterir. Özellikle ayakta durulduğunda kötüleşen ağrılar, bacaklar yükseltildiğinde hafifler. Ayrıca, ciltte kaşıntı, tahriş, çatlama ve pullanma gibi değişiklikler görülebilir.

İleri aşamalarda, toplardamar sisteminde ayak bileğine aşırı basınç binmesi sonucu, ayak bileği çevresinde varis ülseri olarak bilinen yaralar oluşabilir. Huzursuz bacak sendromu da venöz yetmezlik hastalarında sık rastlanan bir belirtidir.

Önemli bir nokta, bu belirtilerin her zaman hissedilmeyebileceği ve çoğu zaman başka rahatsızlıklarla karıştırılabileceğidir. Bu nedenle, özellikle risk grubundaki kişilerin düzenli kontrol yaptırması önem taşır.

Venöz Yetmezlik Nedenleri

Venöz yetmezliğin ortaya çıkmasında birden fazla risk faktörü rol oynar. Genetik yatkınlık, bu rahatsızlığın temel nedenlerinden biridir. Aile fertlerinden birinde veya birkaçında varis olan kişilerde, hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir.

Yaşam tarzı ve meslek seçimi de venöz yetmezlik gelişiminde önemli rol oynar. Özellikle uzun süre ayakta çalışmak veya hareketsiz kalmak, bacak damarlarında yüksek basınç oluşmasına neden olur. Bununla birlikte, obezite de damarlardaki kapakçıklarda hasara yol açabilecek düzeyde basınç oluşturur.

venoz yetmezlik3

Venöz yetmezliğin başlıca risk faktörleri şunlardır:

  • Derin ven trombozu (DVT) – bacaklardaki derin damarlarda kan pıhtısı oluşması
  • Hormonal değişiklikler (hamilelik ve doğum kontrol hapı kullanımı)
  • İlerleyen yaş (özellikle 50 yaş üstü)
  • Hareketsiz yaşam tarzı
  • Sigara kullanımı
  • Kas yapısının güçsüz olması

Ayrıca, yüzeysel toplardamar iltihabı (flebit) ve geçirilmiş büyük ameliyatlar sonrası uzun süre yatağa bağımlı kalma durumları da venöz yetmezliğe zemin hazırlayabilir. Önemli bir nokta, yaygın inanışın aksine, venöz yetmezliğin kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülebilmesidir.

Hastalık başladıktan sonra sürekli ilerleme eğilimindedir. Bu nedenle, risk faktörlerine sahip kişilerin düzenli kontrol yaptırması ve erken dönemde önlem alması önem taşır. Bazı durumlarda, özellikle derin ven trombozuna bağlı gelişen venöz yetmezlik, akciğer embolisi gibi hayati risklere yol açabilir.

Venöz Yetmezlik İçin Hangi Testler Yapılır?

Venöz yetmezlik tanısı için öncelikle kapsamlı bir fiziksel muayene yapılır. Doktor, hastanın tıbbi geçmişini inceler ve bacaklardaki cilt değişiklikleri, ülserler gibi belirtileri değerlendirir.

Teşhis sürecinde en önemli ve sık kullanılan yöntem renkli Doppler ultrasonografidir. Bu test, damarlardaki kan akışının hızını ve yönünü ölçerek reflü veya tıkanıklık olup olmadığını belirler. Doppler ultrason, varisli damarların çaplarını, yollarını ve drenaj durumlarını da inceleyebilir.

Teşhis için kullanılan diğer önemli görüntüleme yöntemleri:

  • Yükselen Flebografi: Bacak damarlarına kontrast madde enjekte edilerek röntgen görüntüsü alınır
  • BT veya MR Venografi: Karın ve pelvik bölgedeki damarların detaylı görüntülerinisağlar
  • İntravasküler Ultrason (IVUS): Damar duvarlarının kalınlığını ve elastikiyetini ölçer
  • Hava Pletismografi: Bacaklardaki damar basıncını ve kan hacmini ölçmek için kullanılır

Bununla birlikte, sanılanın aksine venöz yetmezlik tanısı için anjiyo ya da ağrılı işlemler gerekmez. Doppler ultrason aynı zamanda endovenöz termal tedaviler ve ultrason kılavuzluğunda skleroterapi sırasında da kullanılır.

Teşhis sonrasında doktor, hastanın durumuna göre yaşam tarzı değişiklikleri önerir ve gerekli görürse uygun tedavi yöntemlerini planlar. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini önlemek ve komplikasyonları azaltmak açısından büyük önem taşır.

Venöz Yetmezlik Tedavisinde Hangi İlaçlar Etkilidir?

Kronik venöz yetmezlik tedavisinde farklı ilaç seçenekleri bulunmaktadır. Venoaktif ilaçlar, hastalığın her aşamasında semptomatik tedavi için etkili bir çözüm sunar.

Venoaktif ilaçların temel etkileri şunlardır:

  • Venotonik etki sağlama
  • Antiinflamatuar etki gösterme
  • Lenfatik drenajı artırma
  • Hemoreolojik iyileştirme
  • Kapiller direnci artırma ve kapiller kaçağı önleme

Bununla birlikte, venoaktif ilaçlar ödem, ağrı, sürekli yorgunluk hissi ve kas krampları gibi şikayetleri iyileştirir. Ancak önemli bir nokta, bu ilaçların varisleri ortadan kaldırmadığı ve kozmetik düzelme sağlamadığıdır.

2005 yılında İtalya’nın Siena kentinde bir araya gelen 14 uzman, kronik venöz yetmezlik tedavisinde belirli standartları oluşturmak için kapsamlı bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu çalışma sonucunda, üç venoaktif ilaç en yüksek düzeyde (grade A) tavsiye edilmiştir: Kalsiyum dobesilat, Oxerutin ve Diosmin-hesperidin-MPFF.

Tedavi sürecinde kan sulandırıcı ilaçların kullanılması önemlidir. Ayrıca, ilaç tedavisi sırasında problemli bacağın kalp düzeyinin üzerine kaldırılarak yapılan yatak istirahati de tedavinin etkinliğini artırır.

Venoaktif ilaçlar doğal ve sentetik olmak üzere iki ana grupta incelenir. Doğal olanlar arasında flavonoidler, hidroksirutosidles ve at kestanesi ekstreleri bulunurken, sentetik grupta adenozin fosfat, benzaron ve kalsiyum dobesilat yer alır.

Venöz Yetmezlik Ameliyatı Ne Zaman Gerekir ve Ameliyat Süreci

Bacaklardaki toplardamarlarda kan akışının bozulması durumunda cerrahi müdahale gerekebilir. Medikal tedaviye yanıt vermeyen hastalarda, özellikle ileri derecede damar deformasyonu varsa ameliyat kaçınılmaz hale gelir.

Venöz yetmezlik ameliyatı, doppler ultrason değerlendirmesi sonucunda planlanır. Özellikle safen damarlarda genişleme ve venöz yetmezlik süresi uzunsa, damarların kapatılması öncelikli tedavi seçeneği olarak değerlendirilir.

Modern cerrahi teknikler şunları içerir:

  • Endovenöz lazer tedavisi
  • Radyofrekans ablasyon
  • Safen ven stripping
  • Variköz pake ekstirpasyonu

Ameliyat süreci genellikle 30-45 dakika sürer ve lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Bununla birlikte, hasta ameliyattan 2-3 saat sonra yürüyebilir duruma gelir. Özellikle lazer işlemi uygulanan hastalar aynı gün taburcu olabilir.

İyileşme sürecinde hastalar 10-15 gün varis çorabı kullanmalıdır. Ayrıca, varislerin yoğunluğuna bağlı olarak hasta ya aynı gün ya da bir gün hastanede kalış sonrası taburcu edilir.

Kronik venöz yetersizlikte hastalar, ilk şikayetler ortaya çıktığında ve ameliyat kriterleri belirlendiğinde cerrahi müdahaleden kaçınmamalıdır. Çünkü modern ameliyat teknikleri, geçmişte uygulanan kasık, bilek ve dize yapılan kesilerden farklı olarak, sadece iğne deliğinden damarın içine girilerek gerçekleştirilmektedir.

Venöz Yetmezlik Tedavisinde Lazer Yöntemi

Endovenöz lazer ablasyon, varis tedavisinde son yıllarda öne çıkan minimal invaziv bir yöntemdir. İlk kez 2002 yılında tanıtılan bu teknik, büyük safen ven yetmezliğini gidermek için geliştirilen etkili bir tedavi seçeneğidir.

Tedavi süreci, ultrason rehberliğinde toplardamarın içine yerleştirilen özel bir lazer fiberi ile gerçekleştirilir. Tümesan anestezi adı verilen lokal anestezi uygulamasıyla hasta uyanık kalır ve işlem sırasında ağrı hissetmez. İşlem yaklaşık 30-45 dakika sürer ve hasta aynı gün normal aktivitelerine dönebilir.

Bu modern tedavi yönteminin başlıca avantajları:

  • Genel anestezi gerektirmemesi
  • Hastanede yatış süresinin olmaması
  • Bacakta iz kalmaması
  • Minimal morarma ve şişlik
  • Hızlı iyileşme süreci

Endovenöz lazer tedavisinde başarı oranı oldukça yüksektir. Yapılan araştırmalar, safen toplardamarının ortadan kaldırılmasında %93-98 oranında başarı sağlandığını göstermektedir. Bununla birlikte, 2009 yılında yayınlanan 12.320 hastalık bir meta-analizde, lazer tedavisinin başarı oranı %95 olarak belirlenmiştir.

İşlem sonrası hastalar genellikle 5 gün boyunca düşük molekül ağırlıklı heparin kullanır ve varis çorabı giyer. Nadiren görülen yan etkiler arasında tedavi edilen hat boyunca kızarıklık ve hafif ağrılı sertlik bulunur, ancak bu şikayetler birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer.

Venöz Yetmezlikten Korunma Yöntemleri

Venöz yetmezliğin tamamen önlenmesi mümkün olmasa da, bazı önlemlerle hastalığın oluşma riski önemli ölçüde azaltılabilir. Bununla birlikte, venöz yetmezlik önlenebilir bir hastalık olduğundan, erken dönemde alınacak tedbirler büyük önem taşır.

Venöz yetmezlikten korunmak için uygulanabilecek temel yöntemler şunlardır:

  • Düzenli egzersiz yaparak bacak kaslarını güçlendirmek
  • Tuz oranı düşük, sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak
  • İdeal kiloda kalmak ve kilo kontrolünü sağlamak
  • Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak
  • Çok dar kıyafetler giymekten kaçınmak
  • Uzun süre ayakta durmaktan ve oturmaktan kaçınmak

Özellikle hastanede yatan hastalarda, yeterli hidrasyonun sağlanması ve mümkün olduğunca erken ayağa kaldırılması gerekir. Ayrıca, kompresyon çorapları kullanmak ve uzanırken bacakları yüksekte tutmak, şişliği ve kan akışını iyileştirmeye yardımcı olur.

Hamilelik düşünen kadınların gebelik öncesinde toplardamarlarını kontrol ettirmeleri önemlidir. Gebelik sürecinde kilo kontrolü ve bacak adalelerini güçlendirecek egzersizler yapılmalıdır. İlk aylarda diz altı, ilerleyen dönemlerde hamile tipi külotlu varis çorabı kullanılması önerilir.

Mekanik yöntemler, farmakolojik tedavinin kontrindike olduğu veya kanama riski yüksek hastalarda tercih edilmelidir. Koruyucu etkiyi artırmak amacıyla, farmakolojik profilaksi ile birlikte de uygulanabilir. Bununla birlikte, aspirin ya da diğer antitrombosit ilaçlara güvenerek tromboz profilaksisi ihmal edilmemelidir.

Venöz Yetmezlik İçin Dolaşım Sistemini Güçlendiren Besinler

Doğru beslenme alışkanlıkları, venöz yetmezlik tedavisinde önemli bir rol oynar. Damar sağlığını destekleyen besinler, kan dolaşımını iyileştirir ve damar duvarlarını güçlendirir.

Rutin içeren besinler, damar sağlığı için özel önem taşır. Özellikle elma kabuğu, karabuğday, üzüm, kiraz, yeşil çay, kuşkonmaz ve narenciye meyveleri, damarları güçlendiren rutin açısından zengindir. Bununla birlikte, bu besinler kılcal damarları koruyarak ve yangısal reaksiyonları azaltarak etkili olur

Damar sağlığını destekleyen temel besin grupları:

  • C vitamini: Damarların esnekliğini artırır ve kollajen üretimini destekler
  • E vitamini: Zeytinyağında bulunan bu vitamin, damar duvarlarını güçlendirir
  • B vitaminleri: Kan akışını iyileştirir ve pıhtılaşmayı önler
  • Bakır: Kollajen üretimini destekler ve endotel hücreleri onarır

Ayrıca, tam tahıllar, filizlenmiş buğday, çavdar taneleri, bezelye ve fasulye gibi lifli besinler, damarları temel besinlerle zenginleştirir ve daha elastik hale getirir. Özellikle brokoli, kara lahana ve kıvırcık marul gibi yeşil yapraklı sebzeler, magnezyum açısından zengindir ve kan dolaşımını destekler.

Somon, uskumru ve ton balığı gibi omega-3 açısından zengin balıklar, kan akışını iyileştirir ve damar sağlığını korur. Bunun yanında, bitter çikolata ve fındık gibi antioksidan açısından zengin besinler, damar duvarlarını korur ve kan dolaşımını destekler.

Tuz tüketiminin azaltılması önemlidir çünkü aşırı sodyum alımı vücutta su tutulmasına ve damar içi basıncın artmasına neden olur. Bunun yerine, bol miktarda sebze ve meyve tüketimi, minimum tuzlu beslenme önerilir.

18 Haziran 2025 tarihinde Hüma Hastanesi tarafından düzenlendi.