International Patients
    Reflü Nedir

    Reflü Nedir

    Reflü hastalığı, vücut sıvılarının gitmesi gereken yönün tersine gitmesi halinde meydana gelir. Tedavi edilebilen basit bir hastalıktır ve tedavisinde bazı ilaçlar ve diyet önerileri yer alır.

    Reflü Nedir?

    Reflü kelimesi tanım olarak “geri akım” anlamına gelmektedir. Vücutta bazı organlarda belli vücut sıvılarının gitmesi gerekenden ters yöne gitmesi görülmektedir. Bunların başlıcaları, gastroözefageal reflü, vezikoüretreal reflü ve safra reflüsüdür.  Vezikoüretral reflü, mesaneden idrarın üreterlere geri kaçmasıdır.

    Safra reflüsü (alkalen reflü gastrit) ise safranın ince bağırsaklardan mideye geri dönmesidir. Örneklerden de anlaşılacağı üzere reflü vücut sıvılarının ters yönde hareketi sonucu vücuda zarar vermesiyle karakterize hastalıkların genel adıdır. Reflü aslında normal insanlarda da her gün doğal olarak belli bir sayıda görülebilir fakat bunun belirtileri kişi tarafından fark edilmez bile. Fakat reflüyü hastalık hale getiren durum, bir şekilde belirtilerin artarak kişiye rahatsızlık verecek düzeye gelmesidir.

    Mide içeriği ve salgıları oldukça asitli yapıdadır. Bu içeriğin ve salgıların yemek borusuna doğru hareket ederek yemek borusunda tahribat yaratması durumuna gastroözefageal reflü hastalığı denir.

    Reflü en sık görülen ve teşhis konan sindirim sistemi hastalıklarından biridir. Oldukça yaygın olup (toplumda yaygınlığı yaklaşık %20’dir) günümüzde ameliyatsız olarak yalnızca ilaçlarla etkin tedavi edilebilen bir hastalıktır. Hatta hastalara genel olarak aile hekimlerinin uyguladığı tedaviler ve diyet değişiklikleri yeterli olmaktadır. Reflü sebebiyle uzmanlara başvuranlar hastaların küçük bir kısmıdır.

    Reflü Belirtileri Nelerdir?

    Gastroözefageal reflü hastalığının belirtileri, tipik ve atipik olarak ikiye ayrılır.

    Tipik belirtiler şunlardır:

    • Pirozis (yanma hissi): iman tahtası kemiğinin arkasında daha çok hissedilen tipte, bazen göğüs bölgesine yayılabilen yanma hissidir. Mide ve yemek borusu arasındaki reflü hastalığının en sık görülen ve en tipik semptomudur. Özellikle öne eğilmekle, yemek sonrasında ve yatar pozisyonda artar. Anti-asit ilaçlarlara çok iyi cevap verir.
    • Regürjitasyon: Sindirilmiş gıdalar ve mide salgılarından oluşan acı sıvının hastanın ağzına gelmesi ya da dolması şeklinde tarif edilir.
    • Odinofaji-disfaji (ağrılı yutma-yutma güçlüğü): Hastalarda nadir olarak görülebilen ağrılı yutma veya yutma güçlüğü akla mide ve yemek borusu arasındaki reflü hastalığının komplike hale geldiğinin ve yemek borusunda yapışıklıklara ya da yaralanmaya neden olabileceğini getirir.
    • Kanama: Genelde gizli ve çok küçük miktarda kanama olarak yaşanır, ağza kadar kan gelmesi pek görülmez. Demir eksikliğine ve gaitada (dışkıda) gizli kan testinin pozitif sonuç vermesine sebep olabilir.

    Atipik belirtiler ise daha nadir görülen, hastanın yatkınlıkları dolayısıyla oluşması kolaylaşan, hastadan hastaya değişen semptomlardır. En sık görülen atipik semptomlar solunum sistemi semptomlarıdır.

    • Kronik öksürük: Geri kaçan mide içeriğinin, özellikle yatay pozisyonda ve uyku sırasında solunum yollarına da geçebilmesiyle bölgede devamlı bir yangı olur. Bu da zamanla dokularda aşınmalara sebep olup hastayı öksürtebilir.
    • Astım: Öksürük gibi astım da solunum sistemine kaçan mide içeriğinin bölgede irritasyona (çabuk hasarlanma durumu) neden olmasıyla oluşur. Eğer astım için alerjik sebepler araştırılmış ve bir sonuca ulaşılamamışsa, klasik tedaviler denenmiş ve işe yaramamışsa mide ve yemek borusu arasındaki reflü hastalığının (gastroözafageal reflü) da sebepler arasında akla getirilmesi lazımdır. Reflüye bağlı astım krizleri daha çok gece ortaya çıkar.
    • Aspirasyon pnömonisi: Midenin asitli içeriğinin solunum yollarından da aşağı inerek akciğerlere ulaşmasıyla zatürre oluşabilir. Sürekli akciğerlere gelen sıvı, akciğeri tahrip eder ve mikropların yerleşmesini kolaylaştırır.
    • Horlama: horlama da solunum yollarının irrite olmasıyla ortaya çıkabilir. Horlama için başka sebeplerin araştırıldığı ve tedavilerin sonuç vermediği hastalarda reflü mutlaka akla gelmelidir.
    • Faranjit-Larenjit (boğaz iltihapları): Yutak ve gırtlak sürekli olarak mide sıvısına maruz kalırsa burada kronikleşen iltihaplar oluşabilir bu da sinüzitle karışıp çoğu zaman yanlış tanı alır. Devamlı geniz akıntısı, ağız kokusu ve zaman zaman boğaz ağrısı görülebilir.
    • Globus: Globus, boğazda takılma hissi anlamına gelir. Boğazda bir yiyecek artığı ya da yabancı bir cisim bulunmadığı halde hasta bu hissi sürekli yaşar. Sık sık su içme ihtiyacı duyabilir.
    • Dişlerde Hasarlanma: Ağza kadar gelen asitli mide sıvısı, dişlerin mine tabakasını harap edebilir.
    • Kalp kaynaklı olmayan göğüs ağrısı: Mide ve yemek borusu arasındaki reflü bazen göğüste yaygın, sıkıştırıcı tarzda ağrı yaratabilir. Hastalar haklı olarak bunu kalpten kaynaklı zanneder ve endişelenirler. Bazı hastalarda diğer semptomlar görülmeden ortaya çıkıp reflü tanısı almaya sebep olabilirler.

    Reflü Nedenleri Nelerdir?

    Yemek borusunun mideye bağlandığı yerde bir fizyolojik kapakçık bulunmaktadır. Bu yapı aslında gerçek, görülebilen bir kapakçık yapısı olmayıp o bölgedeki kasların sıkı kasılmasıyla işlevsel olarak kapanmasını ifade eder.

    Gastroözefageal reflü, yani mide ve yemek borusu arasında meydana gelen reflü hastalığı esas olarak bu kapakçık yapısındaki gevşeklikten kaynaklanır.

    Midenin bol asitli içeriği gevşeyen kapakçık yapısından yukarı, yemek borusuna doğru geçmeye başlar. Bu da zamanla yemek borusuyla midenin buluştuğu yerde tahrişe neden olabilir. Böylece mevcut durum daha da kötüleşir. Bu gevşemeler ara sıra kendiliğinden olabileceği gibi, bölgedeki kasların devamlı olarak düşük basınç nedeniyle açık kalmasıyla da meydana gelebilir. Böylece sürekli yukarı geçişler görülür. Aynı şekilde karın içi basıncını arttıran gebelik, ağır kaldırmak ya da herhangi bir sebepten karın kaslarında kasılma, karın ve diyafram fıtıkları gibi reflü gelişiminde rol oynar. Helikobakter Pilori (H.pylori) adı verilen ve insanların sindirim sisteminde yaygın bulunan bir bakterinin de mide ile yemek borusu arasında görülen hastalıkla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Bazı araştırmalar hastalığın gidişatını iyileştirdiğini, bazı araştırmalar ise ağırlığını arttırdığını savunmaktadır.

    Reflü Teşhisi

    Gastoözefageal reflü tanısı aslında diğer hastalıklardan küçük bir farklılık içerir. Doktor şikayetlerinizi ve gerekli tıbbi hikayenizi dinledikten sonra size belli ilaçlar ve diyet önerileri verecektir. Diyet önerilerine uyup ilaçlarınızı dikkatli kullanırsınız ve şikayetleriniz geçerse reflü tanısı konmuş olur. Reflü için daha ileri testler de mevcuttur. Fakat en yaygın ve tanı koyma yöntemi, tedaviye verilen yanıtın ölçülmesidir.

    Eğer hasta doğrudan atipik semptomları (yutma güçlüğü, astım, zatürre, kilo kaybı, kanama, göğüs ağrısı gibi) tarif ediyorsa ek testler yapılarak sebeplerin aydınlatılması gerekir.

    • Endoskopi
    • Baryumlu özefagus grafisi
    • Özefagial impedans testi
    • Bernstein testi
    • İntraözefageal pH monitorizasyonu

    Reflü Tedavisi

    gastroözefageal reflü tedavisinin temel amaçları, semptomların giderilmesi, oluşmuşsa yemek borusundaki iltihapların düzeltilmesi, komplikasyonların önlenmesi ve sağlanan iyileşmenin sürdürülmesidir.

    Semptomların giderilmesi için en önemli faktör yaşam tarzı değişiklikleridir. Yemek düzenine dikkat edilmesi, uzun süre açlık yaşanmaması, yemek yedikten hemen sonra yatay pozisyona geçilmemesi, fazla kiloların verilmesi, yatak başının 15-20 cm yükseltilmesidir.

    Sigara ve alkol tüketilmemeli, hastaya rahatsızlık veren gıdalar tespit edilmeli ve tüketimi azaltılmalıdır. Çikolata, baharatlı, acılı ve ya soslu yiyecekler, asitli içecekler ile kahve genel olarak hastaların çoğunu rahatsız eder. Fakat reflü tedavisinde belli bir yasaklar listesi koymak artık geçerli değildir. Bunun yerine hastalara ne rahatsız ediyorsa ondan kaçınmaları tavsiye edilir.

    Hayat tarzı değişiklikleri yeterli iyileşmeyi sağlayamazsa ya da semptomlara hızlıca son vermek istenirse ilaçlardan yardım alınır. İlaçlar genel olarak asit salgısını azaltmaya ya da asidin yemek borusuna zarar vermesini engellemeye yönelik çalışırlar.

    Reflü tedavisinde endoskopik yöntemler de tercih edilebilir. Fakat bu yöntemler henüz yeni oldukları için ciddi problemlere sebep olabilir. Bu nedenle sadece seçilmiş hastalarda uygulanmalıdır.

    Gastroözefageal reflü tedavisinde seçilebilecek son yöntem ise cerrahidir. Ameliyat yöntemi modern tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle oldukça az tercih edilebilir hale gelmiştir. Fakat tedaviye yanıt vermeyen ve ciddi rahatsızlıkları olan hastalarda hala uygulanabilmektedir.

    Reflü Tedavi Edilmezse

    Reflü mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Kendi kendine geçmez, tedavi verilmesi gerekir. Uzun süre boyunca hastanın hayat kalitesini bozmak dışında bir etkisi olmaz fakat zaman içinde hastada reflüye bağlı komplikasyonlar gelişir. Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse şunlardır:

    Peptik striktür: Mide ve yemek borusunun birleştiği yerde bozulan doku yapısından ötürü yapışıklıklar görülmeye başlanır. Bu tedavisi zor bir durumdur. Hastada yutma güçlüğü yaşanmasına neden olabilir.

    Özefajit: Yemek borusunun mideye yakın bölümlerinde, sürekli asitli içerikle temas etmekten dolayı aşınmalar ve dokularda tahribat meydana gelir. Bu da daha ileri yemek borusu hastalıklara zemin oluşturur. Hastada kanama ve demir eksikliğine sebep olabilir. Kanama, genelde gizli kanama şeklinde oluşur ve dışkı testlerinde saptanır. Kanın ağızdan gelmesi nadir görülmektedir.

    Barrett özefagusu: Reflünün en önemli ve en ileri komplikasyonudur. Yemek borusunun son bölümleri sürekli olarak asitli mide içeriğiyle temas ederse, zamanla bu bölgelerde metaplazi dediğimiz bir tablo oluşur. Metaplazi, buradaki hücrelerin değişerek yerini başka tip hücrelere bırakmasıdır. Aslında buradaki dokunun bir savunma mekanizmasıdır. Fakat vücut için doğal bir süreç değildir. Barret özefagus prekanseröz (kansere dönüşebilen) çok önemli ve ciddi bir komplikasyondur. Barret özafagus tanısı konan hastaların %10’unda yemek borusu kanserine dönüşür. Tutulum yerinin büyüklüğü fazla ise, hastada sigara-alkol alışkanlığı varsa ve hasta erkekse kansere dönüşme oranı artmaktadır.

    Görüldüğü üzere reflü basit tedavi edilebilen bir hastalıktır. Fakat hafife alınıp tedavisi geciktirilmemelidir.

    Reflüye Ne İyi Gelir?

    • Reflüye iyi gelen şeyler genel olarak şöyledir:
    • Az az ve sık sık yiyecek tüketmek,
    • Uzun süre aç kalmamak ,
    • Lifli gıdaların tüketimi (sebzeler, asitli olmayan meyveler, kuru baklagiller, tahıllar, pirinç, yulaf gibi),
    • Besinleri uzun süre çiğnemek,
    • Rahat ve sıkmayan kıyafetler,
    • Yatak başını yükseltmek ve ya birden fazla yastık kullanarak uyumak.

    Bunların yanı sıra faydasını gördüğünüz başka yiyecekler varsa tüketebilirsiniz. Bitki çayları ve suları konusunda her duyulanı uygulamak,tahmin edilemeyen yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunun yerine tedavinizi aksatmamaya ve yaşam stilinizi düzeltmeye özen gösterin.

    Reflüye Ne İyi Gelmez?

    Reflüye iyi gelmeyen ve kaçınılması gereken pek çok şey vardır:

    • Acı, baharatlı soslar ve yiyecekler,
    • Asitli içecekler (kola, gazoz, ice-tea, soda gibi),
    • Greyfurt, portakal, mandalina gibi asit oranı yüksek meyveler,
    • Yağlı ve ağır yiyecekler, kızartmalar, şerbetli tatlılar,
    • Tuz oranı yüksek yiyecekler (salamuralar, turşular, konserveler, salçalar gibi)
    • Nane aromalı her türlü yiyecek, içecek ve taze nane mide kapakçığının gevşemesine sebep olur. Mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
    • Domates içeren çoğu yiyecek ve çiğ domates. Domates asitli içeriğe sahip bir sebzedir, domatesli soslar, salçalar, çorbalar reflüyü arttırabilir.
    • Kahve ve diğer kafeinli içecekler de mide kapakçığını gevşetir.
    • Çikolata ve kakaolu besinler de kapakçıkları gevşetir.
    • Soğan ve sarımsak tüketimi kişiye bağlı arttırabilir.
    • Aşırı sıcak çay, kahve, çorba tüketilmemelidir.
    • Süt ve süt ürünleri midede gaz artışına sebep olabilir.
    • Sakız çiğneme esnasında hava yutulur ve bu midede şişkinliğe yol açarak reflüyü arttırır.
    • Yemeklerden sonra hemen uzanmak ve tok karınla yatmak kesinlikle önerilmez.
    • Kabızlık, aşırı kilo gibi sebepler karın içi basıncı arttırarak reflüyü alevlendirebilir.

    Bu faktörlerden genel olarak uzak durulması gerekir fakat reflü tedavisi günümüzde bireyselleştirilmiş olarak uygulanmaktadır. Bu faktörlerden sizi etkilemeyenler varsa tüketimine devam edebilirsiniz.

    Reflü İlaçları

    Reflünün ilaçla tedavisinde en önemli mekanizma, mide asidinin azaltılması ya da yemek borusunu bu asidin zararlı etkilerinden korumaktır.

    Antiasit ilaçlar: Antiasit ilaçlar reflü semptomlarını hızlıca kontrol altına alıp yatıştıran en temel ilaçlardır. Diğer tedavilere ek olarak da kullanılabilirler. Reflü başlangıç aşamasında ve hafif ise tek başlarına yeterli etkiyi gösterirler.

    Alginik asit: Piyasada en çok satılan sindirim sistemi ilaçlarından biridir. Özellikle gebelerde kullanımının uygun olması avantajı vardır. Alginik asit, mide içini koruyucu bir tabakayla kaplar ve içeriğin yemek borusuna çıkmasını engelleyerek etkinlik gösterir.

    H2 reseptör blokörleri: H2, histamin adı verilen ve vücudun ürettiği bir maddedir. Bu maddenin sinir uçlarından salınmasıyla birlikte midede asit salgısı da artar. Histaminin kendine ait reseptörlerinin bloke edilmesi ile midede asit salgılanması bastırılır. Gece semptomlarına daha etkin oldukları için, uyku öncesinde alınmaları tavsiye edilir.

    Proton pompa intibitörleri (PPI’lar): Proton, hidrojen atomunun diğer adıdır. Hidrojen de mide asit salgısının, hidrojen klorürün esas bileşenlerinden biridir. Hidrojen ile klor, mide bezlerinden ayrı ayrı salgılanır ve asit olarak birleştirilir. Bu aslında mideyi zararlı faktörlerden, bakterilerden, parazitlerden korumak için var olan gerekli bir işlevdir. Fakat reflü hastalığının kontrol altına alınabilmesi için bu asit salınımının azaltılması gerekir. Proton pompa inhibitörü dediğimiz ilaçlar, bu hidrojenlerin mideye pompalanmasını azaltarak asit salgısını normal sınırlara getirir. Mide içeriğinde daha az asit olması sebebiyle, yemek borusuna kaçsa dahi yan etkiye sebep olmamasını sağlamaktadır.

    Orta ve şiddetli reflü tedavisinde PPI’lar devreye girer. H2 reseptör blokörleri ile beraber kullanımı etkilerini azaltabilir. Bu nedenle doktorunuzun bilgisi dışında ilaçları kombine etmemeniz önerilir. Belli süre düzenli kullanım ile birlikte hastaların yaklaşık %90’ında iyileşme görülür.

    Prokinetikler: Prokinetikler, mide hareketlerini ve midenin içeriğini ince bağırsağa boşaltmasını hızlandıran ilaçlardır. Tek başlarına kullanılmazlar. Genelde reflü problemini gidermede yeterli gelmezler ve bu sebeple diğer tedavilere ek olarak kullanılırlar. Daha çok reflüyle beraber bulantı-kusma ve hazımsızlık yaşayan hastalara verilir.

    Reflü Ameliyatı

    Reflü ameliyatı hastaların yaklaşık %10-15’i için bir seçenek olmaktadır. Genel olarak çoğu hasta yaşam tarzı değişikliği ve ilaçlardan fayda görür. En sık uygulanan ameliyat yöntemi Nissen fundoplikasyonudur. Bu operasyonun temel mekanizması, daha önce bahsettiğimiz yemek borusunun altındaki kapakçığın basıncını arttırarak mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasının önlenmesidir.

    Reflü, ilaçlarla kolay tedavi edilebilir bir hastalık olduğu için ameliyat edilecek hastanın seçilmesi için şu kriterler önemlidir :

    • Genç hastalarda seneler boyu ilaç kullanımının yan etkileri olabileceği için, hastanın tercihi de göz önünde bulundurularak ameliyat yapılabilir.
    • Hastanın semptomlarının tipi, şiddeti ve yarattığı rahatsızlık düzeyi,
    • İlaç tedavisine ara verildiğinde ya da bırakıldığında hızla eski hale dönmesi,
    • Hastalarda karın içi diyafram fıtıklarının bulunması,
    • Uzun süreli ve düzenli ilaç tedavisi alamayacak maddi, sosyoekonomik yada psikolojik durumda olan hastalar
    • Kanama ve yapışıklıkların fazla olduğu, komplikasyonlar gelişmiş hastalardır.

    Reflü için Hangi Doktora Gidilir?

    Gastroözefageal reflü tedavisiyle ilgilenen esas bölüm dahiliye ve dahiliyenin bir alt dalı olan gastroenteroloji bölümüdür. Fakat reflü tedavisi için öncesinde aile hekiminize de başvurabilirsiniz.

    25 Haziran 2024 tarihinde Hüma Hastanesi tarafından düzenlendi.